Dünya Sağlık Örgütüne göre geleneksel tıp; “fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı –izahı yapılabilen veya yapılamayan- bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür”.
1996 yılında İngiltre Klinik Psikoloji Dergisinde yayımlanan “niçin insanlar geleneksel tıbba dönüyor?” başlıklı bir makalede 250’den fazla hastaya Akupunktur, osteopati ve homeopati tamamlayıcı tıp dallarında yapılan 20 soruluk ankete verilen cevaplara göre hastalar problemleri için modern tıbbın tamamlayıcı tıpa göre daha etkili olabileceğine inandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca bu ankette doktorlarla iletişim de olan endişelerinden de bahsetmişlerdir.
Geleneksel tıbba artan yönelime ve artan önemine rağmen, geleneksel ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin kullanımının büyük bir kısmı birçok Avrupa ülkesi de dahil kontrol edilemez durumdadır ve hastaların çoğu hekimlerine kullandıkları uygulamalarla ilgili bilgi vermemekte, hekimler de bu konuyu sorgulamamaktadır. Ayrıca bu konuda hekimlerini bilgilendirseler bile hekimin bu bilgiyi nasıl yorumlayacağı ayrı bir sorundur. Maalesef hekimlerin büyük kısmı bu bilgilerden temel tıp eğitimleri süresince yoksun kalmaktadır.
İngiltere Tabipler Odası (BMA) mezuniyet öncesi müfredatlarda öğrencilerin geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) konularında değerlendirme yapabilecek kadar bilgilendirilmelerini önermiştir. Bu önerinin dayanağı, hekimlerin % 95’inin hastalarından tamamlayıcı tıp yöntemleri ile alakalı sorularla karşılaştıklarını bildirmeleridir. Alman Parlamentosu Ekim 2003’te çıkardığı bir yasa ile tamamlayıcı tıbbın bir parçası olan naturopatinin tıp fakültesi müfredatlarında zorunlu olarak yer almasını şart koşmuştur. Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu (WFME) de yayınlamış olduğu global standartlar içerisinde tamamlayıcı ve geleneksel tıbbın yer almasını önermiştir.
Ülkemizdeki tıp fakültelerinde bu eğitim henüz verilmemektedir. Bunun sonucu olarak da geleneksel ve alternatif tıp uygulamaları tıp dışı kişiler tarafından veya tıp mensubu olmakla beraber bu konuda yeterli eğitim almamış kişiler tarafından uygulanmaktadır(4). Son yıllarda özellikle 27 Ekim 2014 tarihli “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” bu konudaki boşluğu düzenlemeye yönelik olmuştur.
Tıp fakültelerimizde GETAT yeni bir kavram olduğu için; bu konuda birçok multidisipliner ders ve çalıştayların düzenlenmesi, GETAT başlıklarının müstakil olarak verilmesi veya bazı ders içeriklerine dahil edilmesi, klinik öğrenciler ve asistanlar için seçmeli rotasyon imkanlarının sağlanması, öğretim üyelerinin GETAT konularında daha fazla bilgilendirilmesi ve her seviyede konuyu öğrenecekler için web tabanlı bilgilendirici sistemlerin oluşturulması önemlidir. Bu anlamda birçok üniversitede kurulmaya başlayan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezleri daha etkin bir rol üstlenebilir.
Kaynak: Mollahaliloğlu S. Tıp eğitiminde entegratif yaklaşım nasıl geliştirilebilir?. Integr Tıp Derg. 2015;3(2):48- 49